The White Lotus, tropikal bir bölgede bulunan cennet gibi bir özel dinlenme tesisinin çalışanlarının ve konuklarının bir haftalık süreç içindeki hayatlarını anlatacak. Ancak tatilleri gevşerken, karakterler ve otelin kendisi arasında daha koyu alt tonlar ortaya çıkacak.
Her şey ilk bakışta kusursuz görünüyor. Kusursuz dekore edilmiş odalar, kusursuz gülümseyen çalışanlar, kusursuz Instagram kareleri… Ama arka planda çalan o gerilim dolu müzikten anlıyorsun ki burada bir şeyler yolunda gitmiyor. Kimsenin rahatlamaya niyeti yok aslında. Güç savaşları, alttan alta kaynayan öfke, bastırılmış arzular… Tatil sadece bir dekor, asıl hikâye insanların içindeki küçük cehennemlerde yaşanıyor.
En garibi de şu: Karakterlerden birine sinir olup birkaç dakika sonra ona hak verdiğini fark ediyorsun. Çünkü insan dediğin tam olarak böyle—çelişkili, saçma, komik ve trajik. Gülerken hafif bir huzursuzluk duyuyorsan, doğru yerdesin.